15 Haziran 2012 Cuma

Benim Canım Sözlüğüm(!)


             Bilgisayar kullanmaya başladığımdan bu yana uzunca yıllar geçti. Okuma yazmayla bilgisayar kullanmayı bir arada öğrendim denilebilir ki o yıllar hala dial-up modemlerle internete bağlandığımız, disket dediğimiz, yaşı benden biraz daha genç olanların görmediği, veri depolama cihazlarının en büyük nimetlerden biri olduğu –ki en yüksek kapasiteli olan çeşidi 1.44 mb veri alabilmektedir ancak-  16 MB ram’ li makinemin yılın “ultrabook” u sayıldığı dönemlerdi.
            Bilgisayarla bu kadar haşır neşir olmam ve bilgisayar teknolojisinin evrimiyle birlikte büyümem dolayısıyla da aslında bu aletle baya iş yapabiliyorum. Tamam, Citi Bank’ ı hack’ leyemedim belki elin rusu gibi; ama ev kullanıcısı diye tanımladığımız kullanıcı tipinin fersah fersah ötesine de geçmeyi başardım.
            Yıllardır bunca vakit geçirdim şu komputer dediğimiz aletin başında; ama enteresan şekilde ilk sözlük hesabımı açmamın üzerinden henüz iki ay bile geçmedi. Sosyal ağ namına bir facebook’ um var, onu da sayılı insanla haberleşebilmek için, belki biraz daha fazlası için kullanıyorum.

11 Haziran 2012 Pazartesi

Hayattaki Kesin(!) Çizgiler


           Yazar dediğin biraz gizemli olmalı demişti bir keresinde çok sevdiğim bir dostum. Sözüne ben de kesinlikle katılıyorum. Salinger münzevi yaşamasaydı Salinger olmazdı belki. Ama ben arkadaşımın sözünün biraz dışına çıkacağım bu sefer, kendisinden özür dilerim, ancak yazar olmadığım için de gerçek anlamda çok kusurlu bulmuyorum bu konuda kendimi.
            Yirmili yaşlarının ortasına gelmiş, emek piyasasına taze giriş yapmış biriyim. Bunca yılda, biraz sıradışı yaşamım dolayısıyla da, genelde akranlarımın birkaç misli insan tanıma ve onların bir kısmını en savunmasız, yani gerçek benliklerine yakın ortamlarda gözlemleme şansı elde ettim. Haddim olmadan aynı deneyimi kimseye tavsiye etmem; çünkü bütün bunların sonunda insan doğasına oldukça olumsuz bir bakışa sahip oldum.

10 Haziran 2012 Pazar

İyilik Artık Burada Yaşamıyor...



İnsanlar genellikle hayatlarındaki davranış ve ilişkileri dostluk, arkadaşlık, iyi niyet gibi temellere dayandırmayı severler. Ancak işin özüne bakacak olursanız, aslında durumun çok daha basit ve gerçekçi olduğunu görürsünüz.
            İnsanın bütün davranışlarının temelinde tek ve basit bir dürtü vardır; “çıkar”. Ancak günlük hayatta çıkar diyerek basitçe geçiştirdiğimiz sözcük, aslında bir çoğumuzun zihninde çağrışan anlam evreninden biraz daha farklı ve karmaşıktır. Basitçe çıkar diyerek kestirip attığımız; maddi menfaat, seksüel tatmin gibi unsurlar ancak çıkar kavramının alt başlıklarını teşkil ederler.