11 Haziran 2012 Pazartesi

Hayattaki Kesin(!) Çizgiler


           Yazar dediğin biraz gizemli olmalı demişti bir keresinde çok sevdiğim bir dostum. Sözüne ben de kesinlikle katılıyorum. Salinger münzevi yaşamasaydı Salinger olmazdı belki. Ama ben arkadaşımın sözünün biraz dışına çıkacağım bu sefer, kendisinden özür dilerim, ancak yazar olmadığım için de gerçek anlamda çok kusurlu bulmuyorum bu konuda kendimi.
            Yirmili yaşlarının ortasına gelmiş, emek piyasasına taze giriş yapmış biriyim. Bunca yılda, biraz sıradışı yaşamım dolayısıyla da, genelde akranlarımın birkaç misli insan tanıma ve onların bir kısmını en savunmasız, yani gerçek benliklerine yakın ortamlarda gözlemleme şansı elde ettim. Haddim olmadan aynı deneyimi kimseye tavsiye etmem; çünkü bütün bunların sonunda insan doğasına oldukça olumsuz bir bakışa sahip oldum.
            Muhtemelen elde ettiğim bu gözlem imkanları nedeniyledir, insanın kendini disipline edemeyen bir varlık olduğuna ve kesinlikle dışarıdan müdahalelerle disipline edilmesi gerektiğine inanırım. Dolayısıyla insanlara karşı tutumum da oldukça katidir çoğunlukla.
            Bu nedenle de insanlar senelerdir bana çok kesin çizgilerim olduğunu söylerler. Kısmen haklıdırlar da aslında. Benim için bazı şeyler doğru veya yanlıştır, içinde bulunulan koşullara çok fazla önem vermediğim zamanlar vardır. Ama bunlar genellikle çok insan üstü durumlar değillerdir, yani en azından ben olmadıklarını düşünürüm.
            Nedir çok katı kurallarım diye merak edenler varsa eğer birkaç örnek vereyim sizlere. Bir saatte sözleşmişsek bir arkadaşımla orada olmasını ya da arayıp geç kalacağını söylemesini beklerim. Eğer aramazsa, on dakikadan fazla beklemem (Sonuçta cep telefonu olmayan arkadaşım yok.).
            Daha katısı nedir mesela derseniz, en sıkı dostlar olduğumuzu iddia eden arkadaşımın yaz tatiline başka bir şehre gittiğini varsayalım. Üç ay geçti; ama kendisi beni hiç aramaya zahmet etmedi. Ben arayıp sordum, ki arar sorarım, ancak aynı ihtimamı ondan göremedim. Sıradanlık seviyesine iner benim için tek mevsimde o sıkı dostum.
            Ben davranışlara dikkat ederim; çünkü o davranılar karşınızdaki kişinin size olan saygısının en basit ifadesidir. Konuşurken inanın herkes sizi çok sever, sizin için canını verir. Ama bir insanın kim olduğunu öğrenmek istiyorsanız davranışlarına bakmalısınız. Nedeni basittir aslında; insanlar genellikle bilinç dışı davranırlar. Zaten Freud’ dan başlayarak Adler’ le devam eden ve günümüze kadar sayısız bilim insanının dahil olduğu geniş bir kitle kişiliği bilinç dışı kavramıyla açıklamaya çalışır.
            Bu katı(!) kurallarım sebebiyle bir çok insan çekilmez olduğumu düşünür. Açıkca da yüzüme söylemekten çekinmeyen insanlar tanıyorum. Aslında en sevdiğim insanların hepsi bunu bana açıkça söylemişlerdir ve daha enteresanı ben de bu gruptaki insanların bazılarının en sevdiği insan, bazılarının ise en sevdiği insanlar arasındayımdır.
            Kesin çizgilerim sebebiyle insanlar katlanılmaz bir insan olduğumu düşünüyorlar. Katlanamayan var mıdır? Vardır. Ancak katlanmak isteyen de pekala katlanabilmektedir. Ama asıl katlanılmaz olan nedirle bitirmek istiyorum size yaşattığım bu küçük işkenceyi. Asıl çekilmez olan, yüzünüze karşı gülerken, arkanızdan mesnetsiz dedikodular anlatanlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder