Yazar dediğin biraz gizemli olmalı demişti bir
keresinde çok sevdiğim bir dostum. Sözüne ben de kesinlikle katılıyorum.
Salinger münzevi yaşamasaydı Salinger olmazdı belki. Ama ben arkadaşımın
sözünün biraz dışına çıkacağım bu sefer, kendisinden özür dilerim, ancak yazar
olmadığım için de gerçek anlamda çok kusurlu bulmuyorum bu konuda kendimi.
Yirmili
yaşlarının ortasına gelmiş, emek piyasasına taze giriş yapmış biriyim. Bunca
yılda, biraz sıradışı yaşamım dolayısıyla da, genelde akranlarımın birkaç misli
insan tanıma ve onların bir kısmını en savunmasız, yani gerçek benliklerine
yakın ortamlarda gözlemleme şansı elde ettim. Haddim olmadan aynı deneyimi
kimseye tavsiye etmem; çünkü bütün bunların sonunda insan doğasına oldukça
olumsuz bir bakışa sahip oldum.
Muhtemelen
elde ettiğim bu gözlem imkanları nedeniyledir, insanın kendini disipline
edemeyen bir varlık olduğuna ve kesinlikle dışarıdan müdahalelerle disipline
edilmesi gerektiğine inanırım. Dolayısıyla insanlara karşı tutumum da oldukça
katidir çoğunlukla.
Bu
nedenle de insanlar senelerdir bana çok kesin çizgilerim olduğunu söylerler.
Kısmen haklıdırlar da aslında. Benim için bazı şeyler doğru veya yanlıştır,
içinde bulunulan koşullara çok fazla önem vermediğim zamanlar vardır. Ama
bunlar genellikle çok insan üstü durumlar değillerdir, yani en azından ben
olmadıklarını düşünürüm.
Nedir
çok katı kurallarım diye merak edenler varsa eğer birkaç örnek vereyim sizlere.
Bir saatte sözleşmişsek bir arkadaşımla orada olmasını ya da arayıp geç
kalacağını söylemesini beklerim. Eğer aramazsa, on dakikadan fazla beklemem (Sonuçta
cep telefonu olmayan arkadaşım yok.).
Daha
katısı nedir mesela derseniz, en sıkı dostlar olduğumuzu iddia eden arkadaşımın
yaz tatiline başka bir şehre gittiğini varsayalım. Üç ay geçti; ama kendisi
beni hiç aramaya zahmet etmedi. Ben arayıp sordum, ki arar sorarım, ancak aynı
ihtimamı ondan göremedim. Sıradanlık seviyesine iner benim için tek mevsimde o
sıkı dostum.
Ben
davranışlara dikkat ederim; çünkü o davranılar karşınızdaki kişinin size olan
saygısının en basit ifadesidir. Konuşurken inanın herkes sizi çok sever, sizin
için canını verir. Ama bir insanın kim olduğunu öğrenmek istiyorsanız
davranışlarına bakmalısınız. Nedeni basittir aslında; insanlar genellikle
bilinç dışı davranırlar. Zaten Freud’ dan başlayarak Adler’ le devam eden ve
günümüze kadar sayısız bilim insanının dahil olduğu geniş bir kitle kişiliği
bilinç dışı kavramıyla açıklamaya çalışır.
Bu
katı(!) kurallarım sebebiyle bir çok insan çekilmez olduğumu düşünür. Açıkca da
yüzüme söylemekten çekinmeyen insanlar tanıyorum. Aslında en sevdiğim
insanların hepsi bunu bana açıkça söylemişlerdir ve daha enteresanı ben de bu
gruptaki insanların bazılarının en sevdiği insan, bazılarının ise en sevdiği
insanlar arasındayımdır.
Kesin
çizgilerim sebebiyle insanlar katlanılmaz bir insan olduğumu düşünüyorlar.
Katlanamayan var mıdır? Vardır. Ancak katlanmak isteyen de pekala
katlanabilmektedir. Ama asıl katlanılmaz olan nedirle bitirmek istiyorum size
yaşattığım bu küçük işkenceyi. Asıl çekilmez olan, yüzünüze karşı gülerken,
arkanızdan mesnetsiz dedikodular anlatanlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder